Facebook'ta paylaş Twitter'da Paylaş
Ann Boyutu
ÇOCUKLARDA KİMLİK AŞAMALARI



Yürümek, konuşmak yeteneklerinde olduğu gibi somut değildir. O nedenle, kazanılamamış aşamanın eksikliği de fark edilmeyebilir. Bu eksikliğin verdiği içsel gerginlik çocukta huzursuzluk, hırçınlık, huysuzluk olarak ortaya çıkar.

Çocuk; uykusuz, kabız, inatçı ve saldırgan olarak tanımlanır ve terbiye edilip, adam edilmeye çalışılır. Ancak, çocuğun bu olumsuz tutumu laftan, sözden ve hele öğütten hiç anlamaz. Yetişkin mantığı da, sözden anlamayan bu davranışları anlamaz. Bu sefer, çocuk inatçı ya da asi olmakla suçlanır. Hele, konuşma aşamasına gelmiş bir çocuğun kendisine söylenenleri dinlermiş gibi yapıp, "Tamam, anladım, özür dilerim, bir daha yapmıycam!" demesine rağmen, yine istenmeyen davranışlarını tekrarlamaya devam ediyor olmasını yetişkin mantığı daha da anlamaz.

Esasında, çocuk ne için özür dilediğini bile bilemez. Özür dilemek, onun için sıkıştığı bir durumdan kurtulmak ile eş anlamlı olabilir. Ya da, özür dilemek zorunda kaldığı davranışından kendisi de hoşnut olmamasına rağmen, bu davranışına engel olması mümkün olmayabilir. Özür dilerken bile özür dilediği davranışı tekrarlıyor olabilir.

Öte yandan, yetişkin, çocuğun neye özür dilediğini bile bilmiyor olduğunu anlayamadığı gibi, daha da kötüsü, istemediği halde söz konusu davranışı tekrarlayabileceğini anlayamıyor olmasıdır. Bu durumda çocuk; yalancılık, sözünde durmamak ile suçlanır. Beklediğinin aksi bir suçlama ile karşılaşan çocuk rövanş alma davranışına yönelebilir. İstemediği halde tekrarladığı davranışı bu sefer de rövanş almak yani yetişkini taciz etmek adına bir kez daha tekrarlar.

Çocuğun huzursuzluk ve hırçınlığını düzeltmek konusunda yetişkinin ürettiği çözümler tükendikçe, çocuk ile arasındaki sürtüşme tırmanır. Böyle olunca, yetişkin de gerilmeye başlar. Şimdi artık, huysuz, huzursuz, hırçın olma sırası yetişkine gelmiştir. Bu duygular, tıpkı çocukta olduğu gibi yetişkinde de saldırganlığa neden olur.

Bağırmak, çağırmak, azarlamak, aşağılamak, sövmek, dövmek ve hatta kendi "saçını başını yolmak" bu noktada devreye girer. Öte yandan, ihtiyaçlarının karşılanmasını beklerken, bir de hırpalanan çocuk, bu yöntemlere duyarsız olmakla kalmaz, daha da hırçınlaşır. Vurur, kırar, ısırır. Eşyalardan ve karşısındakilerden öfkesini alamaz, kendine zarar vermeye başlar. Başını yerlere vurmaya, ellerini ısırmaya başlar.

Bu "bacaksız" karşısında yenilgiyi kabul etmekte zorlanan yetişkin, tıpkı öfkesini alamayıp kendine zarar vermeye başlayan çocuk gibi çaresizlik hisseder.