Facebook'ta paylaş Twitter'da Paylaş
Ann Boyutu
DOĞUM SONRASI ANNE ESTETİĞİ

Doğum sonrası estetiği ile eski formunuza kavuşun!

Hamilelik sonrasında kadınların vücudunun eski haline dönmemesi, özellikle karın ve memelerde oluşan deformasyon sık görülen bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Annelerin oldukça şikâyetçi olduğu bu görünüm, estetik cerrahinin uzmanlığında minimum izle eskisinden de iyi hale getirilebiliyor. Konuyla ilgili Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hakan Gündoğan, vücudun çeşitli bölgelerindeki deformitelerin düzeltilmesi ile ilgili merak edilen soruları cevapladı.  

Amerika da popüler olan adıyla “Mommy Makeover” ya da “Hamilelik Sonrası Estetik Cerrahi” konsepti, genel olarak hamileliğin kadın vücudu üzerinde yarattığı geri dönüşümsüz etkileri hamilelik öncesi haline ve belki de daha iyi hale getirmek için hamilelik ve doğum sürecinden en çok etkilenen bölgeler olan karın ve memelere yönelik birtakım cerrahi yöntemleri içermektedir.

Bir kadın hamile kaldığı andan itibaren vücudu, tüm önceliği içinde gelişmekte olan bebeğe verir. Hormonal ve mekanik değişiklikler vücudun hemen her organında etkili olmakla birlikte en bariz etkilerini, karın bölgesi ve memeler üzerinde gösterirler. Normalde bir portakal büyüklüğünde olan rahim,  bebeğin büyümesi ile birlikte karın duvarını ileri doğru itmeye başlar ve belki de en geri dönülmez etkilerini karın kasları ve onları birbirine bağlayan bağlar üzerinde göstererek bu yapıların neredeyse geri dönüşümsüz biçimde esnemelerine neden olur. Özellikle ince yapılı kadınlarda görülen ve deri fazlalığı minimal olmasına rağmen bombe ve hatta bazen hamileliğin başındaymış görüntüsü veren karın çıkıntısının asıl nedeni işte bu gerginliğini kaybetmiş karın kaslarının karın içi organları yeterince destekleyememesi ve bu organların adeta dışarı doğru fıtıklaşmasıdır. Hamilelik ilerleyip bebek büyüdükçe sadece karın kasları ve bağlar değil aynı zamanda üzerindeki deri altı yağ dokusu ve derinin kendisinde de değişiklikler olmaktadır. Deri altı yağ dokusu, yeterli örtü ve korumayı sağlamak amacı ile kalınlaşırken deri ise, içeriğindeki elastik lifler sayesinde genişleyen karın hacmine uyum sağlamak amacıyla gerilip esnemektedir. Bu gerginlik, derinin elastik liflerinde ayrılmaya neden olacak kadar çok ya da genetik olarak lifler zayıf ise, özellikle göbeğin alt kısmında olmak üzere “çatlaklar” gelişebilir. Deri ve deri altı düzeyinde tüm bu değişiklikler memelerde de ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda göbek deliği de gerginliğe bağlı olarak şekil değiştirip daha çıkıntılı ve daha büyük bir hal alacaktır. Doğal olarak tüm bu değişiklikler özellikle ikiz gebeliklerde ve hamilelik sırasında aşırı kilo alma (özellikle 15-20 kg’dan daha fazla) halinde çok daha belirgin hale gelmektedir.

Liposuction ile bölgesel yağlanmalara elveda!

Hamilelik sırasında, yine vücudun koruyucu mekanizmalarından biri olarak yağ birikimleri ortaya çıkabilir. Yağ birikimleri, nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte özellikle bel, basen ve kalça bölgeleriyle birlikte vücudun başka bir bölgesinde de görülebilirler. Genellikle hastaların doğum sonrası bellerinde kalınlaşma şikâyetlerinin ana nedeni işte bu yağ toplanmalarıdır.

Hamilelik sonrasında sırt, bel, basen, diz içi ve boyun bölgelerin de yağlanma şikâyeti olduğunda Liposuction son derece uygun seçenek olup işlem sonrası genellikle yüz güldürücü neticeler alınma olasılığı yüksektir. Bu bölgelerin yağ yoğunluğu kolajenden daha zengin olup üzerlerindeki deri de sıkı ve gerilmeye daha uygundur. Öte yandan özellikle hamilelik sonrası karın bölgesine Liposuction işlemi yapılmadan önce hastaların çok dikkatli değerlendirilmesi gerekir.

Karın operasyonlarında doğru teşhis çok önemli!

Göbek deliğinin hemen altında hafif bir bombelik olması atletik kadınlar için bile doğal bir anatomik özelliktir. Özellikle doğum sonrası ideal kilosuna inmiş kadınlarda bu bombeliğin artması, yanlışlıkla yağ artımı olarak değerlendirilip Liposuction ile düzletilmeye çalışıldığında başarısızlık garantidir. Bu durumun nedeni ise; hamilelik sırasında gevşemiş olan karın kaslarıdır ve spor ile sıkılaştırılamadığı durumda yapılacak işlem Liposuction değil (eğer sezaryen ile doğum gerçekleştirilmiş ise var olan sezaryen izi kullanılarak) bir mini karın germe ameliyatı ile birlikte ya da değil, bu kasların cerrahi olarak sıkılaştırılmasıdır. Yine doğum sonrası karın bölgesinde kalan yağ fazlalığına ilaveten deri sarkıklığı olduğu durumlarda yapılacak Liposuction işlemi karının daha çok sarkmasına sebep olacaktır!

Hamilelik sonrası karında minimal deri sarkıklığı olan durumlarda gerilebilecek deri sadece göbeğin alt kısmında mevcut olduğundan “miniabdominoplasty” ya da “mini karın germe” olarak isimlendirilen yöntem yeterli olacaktır. İşlem karnın alt bölgesinde sezaryen izinin belki birazcık daha uzatılması şeklinde yapılacak bir kesi yardımıyla fazlalık derinin çıkartılıp alt göbek bölgesinin gerilmesi şeklindedir. Karın kaslarındaki esnemenin tamiri de yine bu sırada mümkün olmaktadır.

Karın bölgesinde aşırı yağlanma ve beraberinde ileri derecede deri sarkıklığı olan hastalarda en iyi sonuçlar “full abdominoplasty ya da tam karın germe” operasyonu ile alınabilir. Bu operasyon daha büyük bir ameliyat süreci gerektirmesine rağmen hastanın sağlığı riske atılmadığı sürece (hasta doğum yapmış olsun ya da olmasın) estetik cerrahinin en yüz güldürücü sonuçlarının alındığı işlemlerden biridir.

Emzirmek, deformiteye yol açmaz!

Hamilelik sürecinden en ciddi etkilenen bölgelerden biri de memeler olmaktadır. Hamilelik sırasında hormonların etkisi ile memelerin hem süt bezlerinde hem de etrafını çevreleyen yağ dokularında artış olması dolayısıyla hemen her zaman memeler büyümektedirler. Aynı zamanda meme dokusunu yerinde tutan lifler uzayıp gerilmekte ve üzerindeki deri de bu genişlemeye cevap vermektedir. Bu değişiklikler sadece hamilelik sırasında değil aynı zamanda tüm emzirme süreci boyunca devam etmektedir. Özellikle hamilelik öncesi memelerin büyüklüğüne bağlı olarak her kadında bu değişiklikler farklılık göstermektedir. Genellikle karşılaşılan durum, memelerin eski hacimlerini kaybetmeleri ve sarkmalarıdır. Tipik olarak hastalar “memelerin içlerinin boşalması” durumundan şikâyet etmektedir. Eğer memeler, hamilelik öncesinde zaten yeterince büyüklerse sonuç genellikle yeterli hacme sahip olmalarına rağmen sarkmalarıdır. Bugün için genel kabul gören görüş, doğum sonrası memelerde olan deformitelerin emzirmeden değil, hamilelik sürecinde vücudun gösterdiği değişiklikler neticesinde ortaya çıktığıdır.

Hamilelik sonrası memelere yönelik yapılan estetik girişimler tamamen oluşan değişikliklere ve hastanın isteğine yönelik planlanırlar. Bazı hastalar zaten hayatları boyunca büyük memelerden şikâyetçi olmuşlardır ve bir “meme küçültme” operasyonu istemelerine rağmen bu isteklerini doğum ve emzirmenin sonrasına ertelemişlerdir. Başka bir bebek daha düşünen hastalarda ileride emzirme problemi yaşamamaları için memelerin küçültülürken meme başını ve yeterli meme dokusunu koruyan tekniklerin kullanılması gereklidir. Benzer şekilde kimi hastalarda hep memelerinin küçüklüğünden şikâyet edip emzirmenin sonlanmasını takiben “meme büyütme” operasyonu ile istedikleri memelere sahip olma şansına erişeceklerdir. Memelerde sarkma olduğu durumlarda ise bir “meme dikleştirme” ameliyatı hastalara önerilmektedir. Sarkmaya ilaveten memelerde ciddi hacim kaybı yaşandığı durumlarda ise meme dikleştirme ameliyatı sırasında dolgunluk sağlamak amacıyla bir meme implantı konulması gerekecektir.

Hamilelik sonrası en “özel” estetik

Hamilelik sonrası dönemde daha az sözü edilen estetik cerrahi uygulamaları ise dış genital organları içeren operasyonlardır. Özellikle hamilelik sırasında bu organlarda görülen değişikliklere bir de normal doğum travması ve bazen epizyotomi (bebek çıkış yolunun genişletilmesi amacıyla vajina duvarında kesik açılması) eklendiğinde kadınları hem estetik hem de fonksiyonel anlamda rahatsız eden durumlar ortaya çıkabilmektedir. Özellikle vajinanın iç dudaklarının sarkıklığı ve aşırı büyüklüğü hem hamilelik hem de sonrası dönemde kadınları rahatsız etmekle birlikte son derece basit bir operasyonla çözüm bulunabilmektedir.

Doğumdan ne kadar sonra estetik yaptırılmalı?

Doğum sonrası bir kadının vücudunda herhangi bir estetik cerrahi girişime başlamak için en azından 6 ay geçmesi şarttır. Memelere yapılacak herhangi bir müdahale içinse gereken zaman emzirmenin bitimini takiben en erken 3 ay, ideal olanı ise 6 ay sonrasıdır. Vücut bu süre zarfında hamileliğin getirdiği değişiklikleri minimuma indirmeye çalışacaktır. Aynı zamanda hastaların mutlaka kilo yönetimleri profesyonel olarak ele alınmalı ve uygun bir diyet ve spor eşliğinde sağlıklı bir şekilde kilo vermeleri sağlanmalıdır. Hamilelik sonrası estetik girişimler için en uygun adaylar, aradan yeterli zaman geçmiş, emzirmeyi bırakmış, ideal kilolarına inmiş, sağlık problemi olmayan ve mantıklı beklentilere sahip annelerdir.

Sonuç olarak hamilelik sonrası vücut da gelişen deformitelerin birçoğunu geri döndürmek, hatta hamilelik öncesinden bile iyi vücut konturları elde etmek mümkündür. Ancak estetik cerrahinin herkes için uygun olmadığını hatırlatmakta da fayda vardır. Kendinizi fiziksel ve ruhsal olarak hazır hissettiğinizde ve operasyon sonrası alacağınız sonucun kendinizi daha iyi ve kendine güvenli hissetmenize yardımcı olacağınıza inandığınız zaman plastik cerrahınızın kapısını çalmanızda fayda olacaktır.