Facebook'ta paylaş Twitter'da Paylaş
ERKEK ANNELERİ Bİ TOPLAŞIN

Sevgili okur bu hafta önemli bir konudan bahsedeceğiz seninle. Bu yazımı özellikle oğlu olan annelerin okumasını rica ediyorum. Kızı olanlar da okusun ve karşı cins nasıl bir garip dönemden geçiyor, ne badireler atlatıyor öğrensin isterse. Ama oğlu olanlar bir on dakika ayırsın muhakkak bu hafta.

Aşağıda anlatacağım her olay yaşanmıştır, kimi bizim başımıza geldi kimi arkadaşların çocuklarının başına geldi, hepsi gerçek olaylar ne yazık ki.

Çocuklarımız büyüyor. Pek çok yere biz götürüyoruz hala çünkü, henüz araba kullanacak yaşta değiller ama bazen de toplu taşıma ya da taksi kullanmaları gerekiyor doğal olarak. İstanbul gibi 10 km yolu yaklaşık bir buçuk saatte aldığın şehirlerde zaten ehliyeti olan da toplu taşıma kullanıyor mecburen çünkü hiçbir yere ye-ti-şe-mi-yo-ruz.

Çocuk taksiye biniyor. Taksiyi duraktan çağırıyor. Yola çıkıyorlar aradan 2 dakika geçmeden kenarda yürüyen Arapları fark ediyor taksi şoförü. ‘Bi dakika şunlar nereye gidiyor sorucam’ deyip arabayı sağa çekip, iniyor. Araplarla konuşup dönüyor ve çocuğa ‘onlar uzak mesafe gidecekmiş sen yakın gidiyorsun ne yapıcaz?’ diyor. Çocuk ‘neyi ne yapıcaz?’ diyor. Taksici ‘inecek misin?’ diyor. Çocuk inmeyeceğini söylüyor. Bu olay yaşanıyor ve tamamen şansa kanlı bitmiyor, taksici çocuğu döverek arabadan atmadığı için şükredip oturuluyor. Taksici çocuğu eve götürene kadar ‘yüz kağıt gitti, yüz kağıt gitti’ diye söylenerek, hem anlamsız sürat hem de çocuğu korkutma maksatlı makas atmalarla aracı sürüp, çocuğu bırakıp, pati çekerek kalkıyor.

Çocuk metrobüse biniyor. Yer olmadığı için ayakta duruyor ve demire tutunuyor. Yanında da okul arkadaşı var. Okul çıkışı program yaptıkları için o günlük servisle dönmüyor. Bir yandan sırt çantalarının ağırlığı, bir yandan günün yorgunluğu şu ödev mi bu ödevi yaptın mı konuşuyorlar. O esnada yandaki kız diyor ki ‘bana dokunma’ rahatsız oluyorum. Tam da bu sözle yanlarında duran (evet söylüyorum linç için hazırım) tesettürlü kadını fark ediyorlar. Kadın bunlara ters ters bakıp ‘demiri tutan elin elime değmek üzere, rahatsız oluyorum’ diyor. Çocuklar böyle bir kafada yetişmedikleri ve böyle bir ortamda büyümediklerinden duruma anlam veremeyerek boş boş bakıyorlar. Kadının ‘imdat beni elliyorlar’ diye hadise çıkarıp çocukları dövdürmediğine şükrediliyor. Çocuklar metrobüsten tek parça indi ve bu başarı kabul ediliyor. ‘Ellemeyin beni’ diyen tesettürsüz bir kadın olsa görmezden gelinme ya da ‘açma g*tünü sende ellemesinler’ denme ihtimali neredeyse yüzde doksan iken, tesettürlü bir kadının ‘beni elliyorlar imdat’ demesi halinde iki öğrencinin başına gelecekleri düşünün... Metrobüste... Bin şükür denilip oturuluyor haliyle.

Çocuklar metroya biniyor. Sabah erken kalkmışlar, okula gitmişler, oradan basketbol antrenmanına kalmışlar, oradan çıkmış eve dönüyorlar ve hayli uzun bir yol yapacaklar. Okul çantası bir kolda, spor çantası diğer kolda, yorgunluktan bitmiş, evde ne yemek var acaba diye metroya binmiş ve boş yer bulmalarıyla da oturmuşlar tabii. İki kadın biniyor metroya ve ilk iş çocukların yanına gidip omuzlarından dürtmek ve ‘yer verin’ demek suretiyle kaldırmak oluyor. Çünkü öyle. Çünkü kim daha yorgunsa değil kim kadınsa o oturacak.

Bakın burada derdim cinsiyetçilik yapmak değil. Hangi cinsten olursa olsun insan konusunda çekimser olduğumu, çok da “insansever” olmadığımı biliyoruz ama nedir bu gençlerin sizden çektiği arkadaş?

Şimdi buradan erkek annesi arkadaşlara sesleniyorum.

1) Çocuklarınız toplu taşımaya bindiklerinde özellikle tesettürlü kadınlardan çok uzak dursunlar. Onların tuttuğu demiri tutmasınlar, onların yanına oturmasınlar, etraflarından dolaşsınlar çünkü sıçratmamak için.

2) Tesettürsüz kadınların da ‘kalk ordan, çekil, git, gel’ komutlarına hiç cevap vermeden uysunlar. Cevap vermesinler ve sessizce uzaklaşsınlar.

3) Taksiye mümkün mertebe binmesinler. Elin adamıyla araçta yalnız kalmak hiç iyi bir fikir değil. Binmek zorunda kalırlarsa da gerekirse insinler.

4) Yolda yürürken karşılaştıkları Suriye’li, Afgan, Filistin’li, Özbek gruplarla (yürümeyi bilmiyorlar malum, çarparak ilerliyorlar sürekli) tartışmasınlar.

5) kalabalık bir yabancı grup çocuğunuz kız arkadaşıyla yürürken yanlarından kıza uygunsuz şeyler söyleyerek geçerse çocuğunuz Süpermen gibi hepsini dövmeye kalkmasın, zor o. Senin bilmemne kolejine yolladığın, gitar, tenis, kayak dersi aldırdığın, matematik etüdünden çıkmış çocuğunun yanındaki kızı korumak için aynı anda 7 Afgan ya da 5 Suriyeli dövebilme şansı nedir? Kızı aldığı gibi hızla oradan uzaklaşsın.

6) Ellerindeki cep telefonu, saat, cüzdan, ceket ne varsa istendiği takdirde derhal versinler.

Bu konuda çok ciddiyim. Hiçbir şey çocuklarımızdan kıymetli değil. Bunu güzelce anlatın. Yetişme çağında delikanlılar, onların da sert yapacağı tutuyor ama hiçbir mevzu kafalarına levye yediklerine değmez. Kimseyle kapışıp boşuna zarar görmelerine gerek yok. Hiçbir çirkefi üstlerine sıvaştırdıklarına; hiçbir iti kendilerine bulaştırdıklarına değmez. Çocuklarımıza şunu söylemeliyiz (bence) uzak dur, muhatap olma!

UZAK DUR! MUHATAP OLMA!

Dünya çocuklarımız için çok tehlikeli bir yere dönüşüyor. Kızlarımızı başka oğullarımızı başka tehditler bekliyor. Çocuklarımızın iyi olabilmesi, sağlığı ve güvenliği için ne kadar antipatik de olsak, sevimsiz de görünsek, politik olarak söylenmeyeni söylememiz de gerekse üstümüze düşeni yapıp, tehditleri öngörüp, tecrübelerimizi birbirimize aktarıp, onları korumaya çalışmak zorundayız. Bugünkü yazımın ardından özellikle “muhafazakar kadınlardan” tepki geleceğini de tahmin ediyorum ve umurumda değil.

Çocuklarımızı aşırı tiplerden korumak zorundayız sevgili anneler. Kız erkek fark etmez çocuklarımıza aşırı tiplerden uzak durmalarını anlatmak zorundayız. Aşırılıktan ancak zarar gelir. Her şey ayarında, kararında güzel.

Aklıbaşında ve kaliteli insanlarla muhatap olacağımız günler diliyorum.

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın...

Umuyorum...