Facebook'ta paylaş Twitter'da Paylaş
ZAMANIN NEHİRLERİ

Zamanın nehirleri akarken, iyi ile kötü sürekli restleşiyor. İyilik kutsanmış da olsa kötülük de hiç boş durmuyor.
Pozitif ve negatif kılıçlarını kulanmış sürekli bir kavgada.
Ne zaman içinizi güzel bir his kaplasa akabinde bir kaygı da düşer gelir.

Özlem ve vuslat, aşk ve nefret, savaş ve barış, kin ve sabır hep birbirinin içine gizlenmiş.
Sanki bu yüzden mutlu olamıyoruz. Doya doya yaşarken ince bir sızı deliyor ya bazen. Neden var o?

Rengarenk yazı beklerken tüm kış, nedir bu yaz sarısı keder?
Bu isteksizlik o heyecanın içinde.
Bu yalnızlık onca aşkın içinde.
Bu prangalar tüm özgürlüğünün içinde.
Bu susuzluk okyanusun ortasında.
Sahipken herşeye bu açlık.
Gündüzlerde gece, gecelerde şafak özlemi.
Bu yakanı bırakmayan hayat.

Mutluluk bir an. Kısacık.
Bir nefes.
Gerisi hikaye.
Gerisi öylesine yaşıyoruz işteden ibaret.
Anlamı olan tek şey mucizeler.
Mesela bir kuş.
Ya da dün gece suladığın menekşenin sabaha mora çalan tomurcuğu.
Veya aşk.
Tenin tene deydiğinde bulduğu huzur.
İki farklı anneden doğmuş ve birbirinin varlığından yıllarca haberi olmamış iki bedenin kavuştuğu an aşka selam çakması.
Ve dualar.
Olan veya olmayan.
Umut ve hayal.
Gerçek olmayan ne varsa o güzel işte.
Bir define bulmak için çok derinleri kazmaya gerek yok.
Ne varsa gözünün gördüğü yerde.