Facebook'ta paylaş Twitter'da Paylaş
Ann Boyutu
KÜÇÜKLERİN BÜYÜK DERDİ

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojive Diyabet Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun,Türkiye’de 17 binden fazla çocuğun diyabet hastası olduğunu, 1700 çocuğun da hastalığın pençesine düştüğünü söyledi.

Aynı zamanda Okulda Diyabet Programı Proje Koordinatörü olan Prof. Dr. Hatun, tüm dünyada diyabete dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinlikleri kapsamında bu sene, Türkiye’deki 60 bin okulda çeşitli eğitim ve etkinlikler düzenlendiğini kaydetti.

Hatun, geçen yıl başlayan Okulda Diyabet Programı’nın, "çocukluk çağında diyabetin önlenmesi, bakım ve tedavisinin geliştirilmesi" temel amacı ile Çocuk Endokrin ve Diyabet Derneği Diyabet Çalışma Grubu, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı iş birliği ile geliştirildiğini kaydetti.

81 ilde düzenlenecek olan 14 Kasım diyabet etkinlikleri kapsamında, Türkiye’deki ilköğretim okullarında, "çocuklarda diyabet", "çocuklarda şişmanlık ve sağlıklı beslenme" gibi konuların işlendiği eğitim filmleri ile eğitim yapılacağını aktaran Hatun, ayrıca öğretmenleri ve öğrencileri bilgilendirmek için eğitim toplantıları düzenlendiğini belirtti.

"750 bin öğretmene ve 17 milyon öğrenciye ulaşılacak"

Programı, Sanofi-Aventis Türkiye firması tarafından koşulsuz olarak desteklendiğini ifade eden Hatun, şunlarısöyledi: "Bu programın esas olarak üç amacı vardır. Diyabet konusunda okullar ve öğretmenler aracılığıyla farkındalık yaratmak. Bu sayede okul çağındaki çocuklarda diyabet erken tanısını sağlamak ve diyabetik ketoasidoz sıklığını azaltmak. Okul çağındaki diyabetli çocukların bakımlarını güçlendirmek ve yaşadıkları sorunları çözmek. Okul çağındaki çocuklarda, sağlıklı beslenme tutumu oluşturulması ve şişmanlık konusunda farkındalık yaratılması için Türkiye’de 81 ilde 60 bin okula ’Benim çocuğum şeker hastası mı?’ başlıklı farkındalık posteri asılmıştır. Hedef, ilk ve ortaöğretim kurumlarındaki 750 bin civarındaki öğretmene ve 17 milyon öğrenciye ulaşılarak, çocukları diyabet konusunda bilgilendirmek."

Hatun, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından il milli eğitim müdürlüklerine, bu program çerçevesinde yapılması gerekenleri anlatan bir yazı gönderildiğini, illerde diyabetli çocukları izleyen endokrin merkezlerinin projeyle ilgili bilgilendirildiğini aktardı.

"Her yıl 1700 çocuk bu hastalığın pençesine düşüyor"

Türkiye’de diyabetin yetişkin hastalığı olarak bilindiğini dile getiren Hatun, sözlerine şöyle devam etti:"Oysa ülkemizde 17 binden fazla diyabetli çocuk var ve her yıl 1700 çocuk bu hastalığın pençesine düşüyor. Diyabet teşhisi konan çocukların yüzde 98’inde insülin eksikliğine bağlı Tip 1 Diyabet görülüyor. Okul çağındaki 17 bin civarında diyabetli çocuğun kendi yaşıtlarından farklı sorunları var. Çocuklarda görülen diyabet, yakın takip gerektirmesi nedeni ile haftada 7 gün ve 24 saat bakım gerektirir. Bu çocuklar, günde 4 kez kan şekerlerine bakarlar ve buna göre günde 4 kez insülin enjeksiyonu yaparlar. Gündüz zamanlarının çoğunu, okulda geçiren bu çocukların, okulda beslenme planlarına uygun yemek bulamamaları, insülin yapmak için uygun ortamların olmaması, kan şekeri düşüklüğü gibi acil durumlarda acil tedavi yapılamaması ve en önemlisi bazı çocuklara arkadaşlarının ve öğretmenlerin empati ile yaklaşmaması gibi sorunları vardır."

"Anneler bütün günü çocuklarının yakınında geçirmektedir"

Bazı öğretmenlerin diyabet konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olmadıkları için "diyabetli çocukların sorumluluklarını almama" gibi bir tutum gösterebildiğini ve spor, gezi gibi okul aktivitelerine bu çocukları almayabildiğini bildiren Hatun, "Bu sorunlar nedeniyle özellikle ilkokul çağındaki bazı diyabetli çocukların anneleri, bütün günü çocuklarının okulunda ve yakınında geçirmektedir. Bu sorunların azaltılması için diyabetli çocukların okul yetkililerine ve öğretmenlere eğitim yapılması gerekmektedir" dedi.

Prof. Dr. Hatun, "Öte yandan, Türkiye’de 6-16 yaş grubunda obezite sıklığı 8 yılda yüzde 5’den  yüzde 10,5’a (yüksek ekonomik grupta yüzde 16,3’e) yükseldi. Bu çocukların bazıları erişkin dönemde obezite veya diyabet riski taşımaktadır. Çocuklardaki şişmanlık büyük ölçüde abur-cubur olarak bilinen kalorisi yüksek besinlerin ve şekerli içeceklerin tüketilmesine, hızlı yemek yemeye ve hareketsiz yaşam biçimine bağlıdır. Erişkin dönemdeki obezitenin önlenmesi, esas olarak çocukluk ve ergenlik dönemindeki girişimlere bağlıdır. Son yıllarda dikkatler bu konuya yönelmiş, RTÜK televizyonlarda yüksek kalorili besin reklamlarına sınırlama getirmiş ve son olarak da Milli Eğitim Bakanlığı, okul kantinlerinde abur-cubur besinlerin ve kolalı içeceklerin satışını yasaklamıştır" ifadelerini kullandı.

 

Kaynak: milliyet