CANLI YORUMLAR
Mehtap Erel
Mehtap Erel
Yazar

NE YEDİRİYOR BUNLAR BİZE?

Temiz beslenelim
14.05.2018

Sevgili okur bu hafta seninle bazılarımız için kanayan yara bir husustan bahsedelim mi? Sokak lezzetleri ve ödem hususu. Hadi kısaca bu yeni usul beslenme alışkanlıklarımıza ve eski usulün bize ettiklerine bir değinelim.

 

Yeme alışkanlıklarımı(zı) tamamen değiştirip, daha sağlıklı bir beslenme modeline geçeli zannediyorum 6 yıl kadar oldu, olacak. Bu süre zarfında hem biz psikolojik olarak hem de vücudumuz başka bir beslenme alışkanlığına geçtik, alıştık. Uzun süre belli bir şeyi yaptığınızda o sizin normalinize dönüşüyor. Normaliniz o oluyor. Gluten almamak, laktoz almamak, daha protein sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek, şeker ve tatlı olayını kontrol etmek, karbonhidratı –neredeyse- hiç tüketmemek bizim normalimiz oldu bu geçen yıllar içinde. Eve alınanlar belli, pişenler belli...

Dolayısıyla dışarıda yemek yemek de bir mesele benim için. Oğlum ve kocam rahat. Onlar et sevdiklerinden direkt et söylüyorlar, yanında haşlanmış sebze ve su, onlar sağ garsonlar selamet. Benim yemem bir mesele çünkü ben öyle löp et yiyemem... Alerjilerim var, safra kesem yok, hafif bir kolitim var...

Hadi artık salata olsun ama üzerinde ızgara tavuk olsun ama hakikaten ızgara olsun ya da mümkünse tavuk olmasın, olabiliyosa hindi olsun, balık varsa aslında balık olsun, mesela somon olsun ama tuz olmasın, peynir mutlaka tuzsuz olsun, mümkünse lor olsun ama o da kahvaltılık lor olsun, patates olmasın, sebzeler mümkünse buharda olsun yada omlet olsun, mantarlı olsun, peynir de olsun ama peynir tuzsuz değilse hiç olmasın, maydonoz olsun...

Bazen sipariş verirken yorgun düşüyorum ve psikolojik olarak çöküyorum çünkü gelen asla dediğim gibi gelmiyor.

Arkadaş bu tuz olayı nedir yahu?

Bu “yemekler leziz olsun millet memnun kalsın” diye tuz dayama olayı nedir? Neler ekliyorlar bu yemeklere, nelere banıyorlar bu sebzeleri? Bu ne kepazelik? Bu kadar kontrollü olmaya, bu kadar dikkat etmeye, dışarıda yiyorum, ertesi gün bir kalkıyorum, arkadaş göz kapaklarıma kadar şişmişim! Hani tuzsuz peynirdi? “Hani söz vermiştin gitmeyecektin?”

Hayır, yalan neden?

İnsan gibi diyorum bak, yağda pişmiş değil, tuzlu değil. Nokta.

Hatta bazen –kandıramasınlar diye- yalan söylüyorum (Allah affetsin) diyorum ki ben tansiyon hastasıyım, tamam  diyorlar, merak etmeyin diyorlar, yine de...

Normal yemeklerden bahsediyorum sevgili okur. Ben zaten en son ne zaman kebap yedim falan hatırlamıyorum inan. Normal yemeklerden bahsediyorum. Bulunduğum yerde ev yemekleri yapan bir yer varsa direkt ordayım zaten, mümkünse haşlama ıspanak ve su alıp oturuyorum, yok değilsem on dakika anlatıyorum ne yiyeceğimi yine olmuyor.

Eskiden vücudum idare ediyordu çöp yediğimde. Kilo falan alıyordum ama hasta olmuyordum. Artık hiç tahammülüm yok. Hem yaştan muhtemelen, hem de düzenli olarak hafif ve temiz beslenmekten resmen hasta oluyorum. Rezalet.

Dolayısıyla, mümkün olduğunca dışarıda içmeli program yapmaya gayret ediyorum. Mümkün olduğunca dışarıda yemek yemiyorum. Yiyeceksem omlet ve salatadan, varsa balıktan (onu da ne yağla ne halde yapıyorlar Allah bilir artık) şaşmamaya çalışıyorum. Dışarıda acıkırsam diye yanımda bir minik kilitli buzdolabı poşetinde mutlaka ceviz, kuru kayısı bişiler bulunduruyorum. Bol su içiyorum.

Şimdi diyeceksiniz ki bu yazının ana fikri ne?

Bu yazının ana fikri şu sevgili okur; temiz, hafif, sağlıklı beslenmek –hele bizim yaşlarda- hayli önemli. Ufak bir şey yiyorsan ve bir hafta alyansın parmağına gömülüyorsa “ammaan canım sende” dememek lazım. Dışarda yapılan yemeklerde (nerede yersek yiyelim) lezzetli olsun diye kullanılan baharatlar, tuzlar, marine edilirken kullanılan soslar çok tuzlu, çok ağır. Bizim evde kullandığımız şeyler değil. Tadı çok güzel oluyor belki ama manasız bir kalori yükleniyorsun onu yediğinde.

Temiz beslenmenin ilk yolu dışarda yeme olayını mümkün olduğunca azaltmaktan geçiyor, ben onu anladım iyice. Çocuklara da mümkün olduğunca dışarıda yedirmemek lazım. Hele o hamburgercilerde gördüğüm çocuklar beni daha bakarken fena yapıyor.  Restoranda yerken bile çok ağır yiyecekler sipariş veriyorlar ve gencecik bedenlerini resmen çöple dolduruyorlar. Hele o cipsler falan aman yarabbi...

Uzun yaşamak dert değil, kimse kazık çakmayacak bu dünyaya. Benim dediğim (kime ne olacağı belli olmaz ama) mümkün olduğunca hastanede az zaman geçirmek adına kontrol edebildiğimiz kısmı ihmal etmemek. Kontrol edemediğimiz kısımda (hava kirliliği, stres, genetik hastalıklar vs.) zaten olanlar oluyor, olacak...

Bu kilitli kapaklı saklama kaplarından alın, yiyeceğinizi yanınızda taşıyın. Evde hazırladığınız en berbat şey bile dışarıda yediğinizden on kat sağlıklı olacaktır. Kesin!

Sağlıklı beslenelim, çocuklarımızın da sağlıklı beslenmesini  destekleyelim, gencecik bedenlerini saçma sapan şeylerle kirletmelerine (hele içki, sigara, nargile falan) fırsat vermemeye çalışalım. Gençlere laf anlatmak zor ama yine de... Bu ara biraz sağlık sorunlarımla uğraştım valla sevgili okur, hastaneye her girip çıktığımda böyle bir tırsma gelir bana. Sen belki basit bir şey için gidiyorsun da, orda her tür üzüntüyle baş etmeye çalışan insanları görüyorsun, o zaman bir ayma geliyor insana.

Benim dediğim vakit geç olmadan, temiz yaşamaya alışalım, çocukları da öyle yönlendirmeye çalışalım.

Sağlık dolu bir hafta dilerim hepinize.





Yorum Yaz

Yasal Uyarı:Bu iletişim platformunda yorum yazanların, bilgi ve düşünce paylaşanların veya herhangi bir kanaldan site veya ziyaretçileriyle iletişim kuranların görüş ve düşünceleri, site editörlerini, modaretörlerini ve site hazırlayıcılarını bağlamamaktadır. Bu görüş ve düşüncelerin sorumluluğu tamamen ilgili kişilere aittir. Sitemizde reklam unsuru içeren yorumlara ve yönlendirici linklere yer verilmemektedir. Yorumlarınızı yazarken lütfen bunu dikkate alınız. Aksi halde iletileriniz yayından kaldırılacaktır.
Adınız:
Soyadınız:
Email:
Sikayet & Öneri:
Talebinizi Seçiniz :