Yakın bir dostumun annesinin rahatsızlığı ve vefatı sürecine dahil oldum.
Bir de baktım ki ülkemde saygı ve hadsizliği önümde buldum.
Yoğun bakım ünitesinin bahçesinde dizi dizi insanlar,
Gidip gelen ünlülerle foto merakındalar.
Oysa herkeste endişeli bekleyiş
Ama acıya değil, sokaklar artık sadece şöhrete tapanlar.
Yan masada başka hastanın yakınları,
Diğer masa onlardan değil ya,
Belki de başı açık diye sevmezler oturanları.
Oysa onlara da ikram var.
Ama belki de sunulanı haram sanarlar.
Derken elem, keder dolu haber gelir.
Yapılacak defin işleri bile hiyerarşik, bürokratik mehildir.
Gasilhane, cenaze, mezarlık...
Aman cebine para koy, ölüm daha büyük paha ya satılık.
Kimi dedikodu derdinde kimi kamera...
Cenazeler bile magazine düştü ekranlarda.
Ne ölüye saygı kaldı ne diriye.
Varsa yoksa lazım olan mı popülarite.
Kortej yol alırken Ulus'a,
Arabaların kapısına yapışır bir sürü tanımadığınız adam nasılsa.
"Abi tüm gün size çalıştık" derler,
Bir de utanmadan bahşiş isterler.
Verilir toprağa cansız beden.
Ritüel değil bozulan ahlak aslında mezara giren.
Diğer mezarlar çiğnenir düşünmeden.
Nasılsa dua var akşam, oraya da gelecekler üşenmeden.
Alt üst komşu bihaber,
Koridorda dolanan komşu da yok değil...
Kolundan tuttuğunu kendi dairesine çeker,
Eğlenir içer, bu da mı anormal değil?
Biraz mevlüt şekeri ortada,
Aç değil ama beşer onar doldurulur torbaya...
Bir de göz koymuş eve gelen dolmaya,
Bu düğün değil cenaze hala millet güle oynaya.
Aman ölmeyin dostlar.
Boğaz manzaralısı 300 bin dolar.
Bir de bakım, onarım aidatı,
Üstelik mezarlıklar müdürlüğüne rüşvet de var...
Yaşarken ölmüşüz haberimiz yok.
Gömülürken bile ihanet çok,
Bir de mezar taşı üzeri, keşke yaza tok.
Vallahi ve billahi herkes olmuş ölü kalpli b*k...