CANLI YORUMLAR
PROF. DR. KEREM DOKSAT
PROF. DR. KEREM DOKSAT
Psikiyatr ve Psikofarmakoloji Uzmanı

HER ŞEYİ NOT ALAN PROFESÖR

Obsesif Kompulsif Kişilik
31.08.2012

Mahremiyet ve hürmet sâikiyle, ufak zamansal ve mekânsal oynamalar yapılmıştır sâdece…

Bir zamanlar yaptığı bütün harcamaları kırmızı kaplı küçük not defterine kaydeden bir profesör beyefendi vardı.

Dolmuşa bindi, para verip üzerini aldı ya meselâ…

Yazardı “ZC20…. numaralı 2.5 TL’yi 34 … … plakalı dolmuşun Feridun Zerzevat isimli şoförüne verdim (doğum tarihi, memleketi), bana … numaralı 1 TL ise, üç adet …. tarihli 25 kuruş geri verdi” diye…

Pazara gidip alışveriş yaptı diyelim… “…. numaralı 50 TL’yi ….. marketin sâhibi olan Abuzittin Sennittin’e verdim (doğum tarihi, memleketi), karşılığında 1.5 Kg sızma …. Marka zeytinyağı (… TL), 3 adet ekmek (…. kuruş), 5 adet limon (…’er kuruş) ve … aldım. Bana geriye 2 tâne 10 TL (…. numara ve …. Sayılı … TL’den….)” vs.

Anlayacağınız, bu zât, tipik bir Obsesif Kompulsif Kişilik örüntüsüne sâhipti ve bunun belirtisi olarak da bütün harcamalarını defterine kaydederdi.

Karısı da aynı tıbbiye dalından profesördü ve hemen aynı kişilik özellikleri de onda mevcuttu. Hastalanmaktan, pislik bulaşmasından, kirden pastan çok korkar ve tiksinirdi.

Binlerce takıntıları (obsesyonları) ve zorlantıları (kompulsiyon) arasında denk düşürüp de bir kere cinsî münâsebette bulunup bir erkek veled sâhibi oldular, onu da aynı daldan uzman etmeye karar verdiler. Biricik oğulları Türkiye Cumhuriyeti’nde ihtisas kazanamayınca da, diyâr-ı küffâra yollayarak orada kendini bulmaya çalıştı.

Neyse, profesör hanımın cinselliğe buz gibi bakmasına rağmen, profesör beyin arada bir de olsa canı çekiyordu ve sürekli olarak istimna etmekten bıkmıştı.

Ne yapsın, arkadaşlarının da dolduruşuyla, hayatında ilk defa Lüks Neriman’ın ünlü randevuevine gitti.

Memnun kalmıştı muameleden.

Çıkışta da, yine aldı kırmızı kaplı küçük defteri eline, başladı yazmaya: “Lüks Neriman Hanımefendi’nin (… doğumlu, memleketi …) mavi-mor lâmbalarla (20’şer mumluk, 17 adet, biri sönük) loş bir şekilde aydınlatılmış randevuevine arkadaşım, çürük yumurta tüccarı Pezo Panzer’le gittik (doğum tarihi, memleketi), beni Albeni Ziko Hanım’la tanıştırdı, doğum tarihini ve memleketini söylemeyerek çok ayıp etti; akabinde üst kattaki 5 numaralı odaya çıktık. 1 saatte 2 kere bonservis verdi, teşekkürlerimi tebessümle kabûl eyledi. Kattaki ortaklaşa kullanıma açık banyo bana tekin gelmediği için lavabodan su dökerek temizlendim, silinip temizlendim (lavabo da biraz pisti, önce yeşil renkli, orta boy, çok kullanılmış sabunu- ile önce onu temizledim). Lüks Neriman Hanımefendi bana memnuniyet derecemi suâl eyledi, hijyeni pek beğenmesem de, Ziko’yu maharetinden ve işine olan hörmetinden mütevellit pek tuttuğumu arz ettim. Pek memnun kaldılar, müşteri tutmak için tenzilât yaparak, 100 yerine 75 TL alacaklarını söylediklerinde pek sevindim. Hiç itiyadım olmamasına rağmen 5 TL'de bahşiş bırakacağımı ifâde ederek, iki adet 50 TL ödedim (…. numara ve …. sayılı … 50 TL…. ve …. numara ve …. sayılı … 50 TL….). Bana 20 TL (…. numara ve …. sayılı …) verdi. Dönüşte beni eve Abuzittin Bey bıraktı”.

Devir, hergelelik devri.

Kürsüdeki dolabını kendisinden gizli olarak açıp, her gün yazdıklarını okurken gülmekten yerlere yatan diğer profesör arkadaşları, bu sefer tam anlamıyla bir mâden bulmuşlardı!

Kalkıp bunu karısı profesör hanıma gösterdiler.

Yaklaşık 2 saatlik sinir krizini müteakip, profesör hanım kocasını evden kovdu.

Profesör bey de her gece dış kapının eşiğinde uyudu, sabahlara kadar yalvardı. Çok soğuk gecelerde klinikte yattı ama klinik başkanı da karısı olduğu ve bunu yasakladığı için, gizliden gizliye girip çıkıp tekrar girdi.

Ta ki affedip de, 4 sene salonda yatma şartıyla evine tekrar girme izni alınıncaya kadar!

Daha sonra kırmızı kaplı küçük defteri gören olmadı.

6. senenin hitamında ayrı yataklarda uyumak şartıyla aynı odada uyuma affı da çıktı.

Toplam on senelik cezanın sonunu göremeyen ve andropoza da giren profesör bey sonunda felç geçirdi.

12 seneyi doldurmuştu hâdise, o zamana kadar hep muhalif olduğu şeyi yapıp, kocasına yurtdışından getirilen düşük molekül ağırlıklı heparin verdirtti profesör hanım, haftalarca başında bekledi.

Ama artık pili tükenen profesör beyin de kâlbi tekledi. Profesör hanım baygınlık geçirirken de durdu. Kürsüdeki dolabını kendisinden gizli olarak açıp, her gün yazdıklarını okurken gülmekten yerlere yatan ve bunu profesör hanıma ihbar eden diğer profesör arkadaşları bu sefer kâlbinin içine adrenalin zerk ettiler.

I ııııh.

Bitti ve gitti!

Profesör hanım hâlâ hayattadır, emekli oldu.

Saçını asla boyamamıştı ve sonra da hiçbir zaman boyamadı, asla zaman kendi mesai arkadaşları hâricinde bir arkadaşı olmadı. Hafiften bunamaya başladı ve hürmeten dâvet edildiği her yerde oturacağı sandalyeleri, önündeki masayı kolonyalı mendillerle temizledi de temizledi…

Yâni, bu istibdat 12 senede sona erdi, müstebit de hâlâ temizlemekte her yeri.

Ama onu takan yok, idâre lâmbasına döndü gitti.

Hiçbir zâlim ilelebet bahtiyâr olmaz.

Ve bu dünyâ da ona asla kalmaz!


Yorum Yaz

Yasal Uyarı:Bu iletişim platformunda yorum yazanların, bilgi ve düşünce paylaşanların veya herhangi bir kanaldan site veya ziyaretçileriyle iletişim kuranların görüş ve düşünceleri, site editörlerini, modaretörlerini ve site hazırlayıcılarını bağlamamaktadır. Bu görüş ve düşüncelerin sorumluluğu tamamen ilgili kişilere aittir. Sitemizde reklam unsuru içeren yorumlara ve yönlendirici linklere yer verilmemektedir. Yorumlarınızı yazarken lütfen bunu dikkate alınız. Aksi halde iletileriniz yayından kaldırılacaktır.
Adınız:
Soyadınız:
Email:
Sikayet & Öneri:
Talebinizi Seçiniz :