Okunma Sayısı: 31271
CANLI YORUMLAR

Uyuşturucu Kullanan Gençler

"Ben mesela sigara ve içki dışında başka bir madde denemedim. Çünkü beni klasik gitarla uğraşmak kurtardı.

Fenalığı, bir kez başlayınca kolay kolay bırakamamakta olan bir illet bu; kullanıcı “temizlenmeye” karar verse ve anlık bir dürtü onu yolundan çevirse hayatını daha da tehlikeye sokan... Bir kez bırakmaya karar verildiğinde de insanların yine bedeller ödedikleri; çevre değişikliği, belki şehir değişikliği, bozulan ilişkiler, yarıda bırakılan hayaller… Bir süre sonra sadece uyuşturucuyla yaşayabilen; daha doğrusu hayata ve insanlara ancak bu şekilde katlanabilen insanlar olduğu gibi bu yoldan dönenler de var. Ancak UMGED’de (Uyuşturucu ile Mücadele ve Gençlik Derneği) yer alan bilgiye göre 2005 yılında yapılan bir araştırmada 16 yaşındaki her 100 öğrenciden 6’sı uyuşturucu bağımlısı. Üç yılda gerçekleşen % 300’lük bir artışla 2008 yılında, okullarda her 100 öğrenciden 15’inin, her 50 kişilik sınıfta 8 kişinin uyuşturucu bağımlısı olduğuna dair bir tablo ortaya çıkıyor. Yani özellikle ergenlik dönemindeki gençlerde madde bağımlılığı oranı gitgide artıyor. Psikiyatr Prof. Dr. Kerem Doksat’la gençlerde uyuşturucu madde kullanımı üzerine ve ailelerin gerek önlem olarak gerek şüphelendikleri durumda nasıl bir yol izlemeleri gerektiğine dair konuştuk.   

Uyuşturucu kullanma yaşı gençlerde kaça düştü?

Uyuşturucu maddelerin hepsini alırsak sigaraya başlama yaşı 8-9’lara, madde kullanma yaşı ise maalesef 12-13’lere kadar düştü. Bu konuda oldukça güvenilir çalışmalar yapılmış durumda; çok aşağılara düştü. Bunlar özellikle büyük şehirlerde, büyük okullarda okuyan talebeler arasında yapıldı. Sosyokültürel açıdan daha düşük bölgelerde ise daha çok esrar ve türevleri kullanılıyor.

Daha çok nasıl ailelerin çocukları uyuşturucuya yöneliyor, böyle bir tespit yapılabilir mi bu durumda?

Tabii, tabii. Problemli, kendi içinde çelişkili ailelerin ihmal ettiği – hem duygusal hem maddi ihmal olabiliyor – ve tacize veya tecavüze uğramış çocuklar. Çünkü evinde mutluluğu görmeyen, yaşayamayan; dolayısıyla sağlıklı arkadaşlık-akran ilişkileri kurmakta zorlanan ergenler, çocuklar, gençler böyle sahte mutluluklara çok daha kolay kapılıyor. Daha sert maddeler sosyoekonomik düzeyi daha yüksek olan kişilerce kullanılıyor.

Genellikle şöyle klasik bir şey var: Kızsa yakışıklı ve ondan biraz daha büyük; erkekse güzel, hoş, çok çekici ve onu baştan çıkaracak bir kız önce yaklaşıyor. Genellikle okulların civarında kafeler veya bilardo salonları gibi yerler bulunuyor. Önce aşk-meşk işleri, sonra “gel takıl bize”ler filan… derken zaten sigara geçiş maddesi. Sigaraya bir şekilde başladıktan sonra ya söyleyerek ya da çaktırmadan onun içine esrar konur. İlk öyle tanışıyorlar. Bir süre hem o delikanlı veya kızla hem de maddeyle flört ediyorlar. İyice bağımlı hâle gelince miktarı ve sertliği artıyor. Bu aşamada isteyince “Yok” diyorlar, dere kurudu. “Satın alman lazım.” E parası varsa bir süre alıyor; ama bir süre sonra flört bitiyor, bağımlılık başlıyor, maddenin kullanımı artıyor. Çok zengin bile olsa rezervler tükeniyor. “Daha fazla” deyince “o zaman satacaksın” diyorlar ve burada çöküş başlıyor ve maalesef genelde polisin yakaladığı da onlar oluyor. Yani bataklığı kurutmadan sivrisinek yakalıyorlar.

Bu noktada şunu sormak isterim: Aile çocuğunun uyuşturucu kullanıp kullanmadığını nasıl anlar? Yani çok klasik olan gözaltı morluklarının dışında verebileceğiniz püf noktaları var mı?

Gözaltı morluklarını es geçmeyin, o çok önemli. Eskiden böyle bir sorun yokken şimdi anlatacağım belirtilerle birlikte gözaltlarında morluklar, göz ferinde çöküklük varsa ciddi bir şekilde şüphelenmesi lazım ebeveynin. Normal alışkanlıklarının ve davranışlarının çok dışında davranmaya başladıysa, mesela akademik başarısında, notlarında ciddi düşüş varsa veya kendince istikrarlı bir çalışkanlığı varken bir düşüş başlamışsa, arkadaş tipi değişmişse, okuldan kaçmalar artmışsa, - ergenlik çok sancılı bir dönemdir, ek bir bilgi vereyim: insanların en çok intihar edip öldüğü dönem budur – kılık kıyafette alışılagelmişin dışında ve çok kısa sürede ortaya çıkan gariplikler: Mesela simsiyah giyinme, garip dövmeler yaptırma vs… tabii bunların ne kadarı ergenliğe has arayışlar, ne kadarı “Benim bir sorunum var” diyor, çok zor işler bunlar. Ama bunların hepsinin biraraya getirilmesiyle bir bütün oluşturuluyor. Bir de delikanlılar, ergenler çok dikkatsizdirler. Kullandığı maddenin plakasını veya söndürdüğü sigaranın izmaritini kabak gibi ortada bırakır odasında. Çok tipiktir. Anne-baba orayı biraz teftiş ederse anlayabilir. Daha ağır tablolar olabiliyor: Anne ve babaya karşı aşırı isyankar, saldırganca davranışlar olabiliyor. Ciddi miktarda para tüketip karşılığını alamayınca para çalma, ev içinde varsa aile büyükleri onları suistimal edip onlardan yürütme, kilo kaybı, gözlerde – göz altlarının siyahlaşması dışında – matlıklar, hele hele gece güneş gözlüğü takıyorsa… çünkü kokain ve benzeri maddeler gözbebeğini genişletir ve göz ışıktan çok rahatsız olur. Bunlardan birkaç tanesi görülüyorsa hiç düşünmeden hemen bir çocuk psikiyatrına gidilmeli. Çocuk istemese de – ki isteyecektir – “Hadi bakalım, gidiyoruz” diyerek götürülmeli.

Bu saydığınız unsurlar bu kadar biraraya gelmemişse ama aile uyuşturucu kullandığından şüpheleniyorsa ne yapmalı? “Uyuşturucu mu kullanıyorsun?” diyemez herhalde, nasıl bir yol izlemeli?

Çocuğun yaşına ve kişilik özelliklerine göre değişiyor. Yani 15-16 yaşına, artık ergenlik döneminin ortalarına gelmiş birine yargılayarak, kızarak değil “Ay canım benim uyuşturucu mu kullanıyorsun?” gibi sempatik de değil; “Bazı şüphelerimiz var. Sen herhangi bir şey kullanıyor musun yavrum?” diye güzellikle yaklaşmak işe yarayabilir. Eğer bir şekilde bunu yapıp bundan suçluluk duyuyorsa ve zaten itiraf etmek istiyorsa – ki çoktur öyle – açılabilir. İnkar ederse çok fazla zorlamanın alemi yok. 19-20’lere geldiyse o zaman işiniz biraz daha zor. Kişiliğin oturduğu çağlar çünkü bu yaşlar. O zaman bir profesyonelin yardımıyla yaklaşmak önem taşıyor. Dediğim gibi her çocuğun, her ailenin kişiliğine göre tavır değişebiliyor. Zaten çocuğun üzerine çok titreyen, kötü bir haber alsa düşüp bayılacakmış gibi olan bir annenin sorgulamasıyla gayet sakin, sevecen, çocukla ilişkisi zaten önceden iyi olan bir annenin-babanın sorması o kadar çok şeyi değiştiriyor ki. Tek taraflı bir şey değil yani.

Psikiyatra götürmeye nasıl ikna edebilirler?  

Çeşitli yolları var: Bir problem söylenebilir. “Bak sende ciddi davranış problemleri var. Derslerindeki notların düştü.” Biraz da eğitimli bir aileyse ve “Bak biz medeni insanlarız. Medeni insanlar nasıl çocuk doktoru, dahiliyeci, jinekolog, ürologa gidiyorsa ya da nasıl her yetişkine bir avukat gerekiyorsa, her sağlıklı insanın da bir psikiyatra ihtiyacı var. Sadece psikolog yeterli değil. Hadi hep beraber gidelim.” derse genellikle işe yarayabilir. Ama bir kısmı ciddi direnebilir. O zaman ailede anne-baba bunu başaramıyorsa onun çok sevdiği, sözünü dinlediği, kıramayacağı başka bir büyük ya da biri devreye sokulabilir.

Batıda çok küçük yaşlardan itibaren – yine 9-10 yaş – uyuşturucu eğitimi veriliyor ve bunun eğitimini asla narkotikçiler vermiyor. Gene bu konudan anlayan, eğitim görmüş öğretmenler veriyorlar bunun eğitimini. Uyuşturucuyla flört döneminden sonra rezilliklerin geldiğini anlatarak çocukların bu konuda bilgili olmaları sağlanıyor. E şimdi kötülüğün başı cehalet; selametin başı bilgi. Böyle bir bilgiyle cihazlandırılmış olan bir çocuk kolay kolay o tuzağa düşmüyor. Batıda madde kullanımı çok büyük bir problem ama bizde patlayarak büyümeye başladı. Her konuda olduğu gibi orada da kaos var. Biz psikiyatrlar narkotikçilerin bu tip eğitimleri vermelerini pek istemiyoruz çünkü onlar, pedagojik formasyonları olmadığı için genelde öyle bir anlatıyorlar ki çocuklar dışarı çıktıklarında “Bir eroin bulsam da kullansam” diyor. Bir de rol model çok önemli. Çocuğa bu konuda öğüt verirken bir baba, elinde viskisi, ağzında sigarası poker oynarken diyorsa “yap bunu” diyor aslında. Bundan bu mesaj çıkar.

Yani bilinçlendirmenin yanı sıra çocuğu enerjisini sarfedeceği bir şeylere mi yönlendirmek lazım?

Aileler, çocuğu yeteneğine göre spora, edebiyata, müziğe, felsefeye, hatta dine – makul ve mantıklı boyutlarda, kendiyle barışmasında yardımcı olacaksa mesela –  yönlendirebilir. Eskisi gibi değil çocuklar. 10-11 yaşında sizinle oturup takır takır edebi, felsefi, fikri konularda, e tamam kendi nasiplerince tabii, tartışabiliyorlar. O zaman destekleyeceksin. Gelişmiş ülkelerde çocuğun yeteneklerine göre eğitim sistemi çok oturmuş durumda.

Çocuk uyuşturucu konusunda gerek ailesi gerek bir profesyonel tarafından biliçlendirilmiş de olsa madde kullanan bir çevreye girdiği zaman denemez mi ya da ne gibi bir farkı vardır diğerlerinden? Dener, bırakır mı?

Onu yapan çok var ama başlayıp sonra bırakamayan da bir o kadar var. Yeterince bilgilendirilip bilinçlendirilmiş bir çocuk, bir genç zaten kolay kolay yapmıyor. Çok örneklerini gördüğüm için söylüyorum. Her şeyin başı sonu eğitim, iyi örnek oluşturma ve empati kurma.

Çok sık yapılan bir yanlış var. Hatta bazı psikiyatrlar bile söylüyor, şaşırıyorum buna. Efendim, “Çocuklarınızla arkadaş olun…” hayır. Çocuğa anne-baba olacaksın. Çocukların arkadaşları zaten var; birer taneye daha ihtiyaçları yok. Onların anne-babaya ihtiyaçları var. Bir dönem çok güzel hem özel teşebbüs hem devlet eliyle ana-baba okulları açılmıştı, gayet iyi gidiyordu. Anne-babaların eğitildikleri hem yaygın hem örgün eğitimler çok iyi oluyor. Çocuklarınızın arkadaşı değil; annesi babası olun. İlerde çocuk 20-25 yaşına gelip artık belli bir kişilik olgunluğuna ulaştıktan sonra bir nevi arkadaşlığa dönüşebilir ki harikulade olur, kendiliğinden olur. Ama çocukken çocuğun anne-babaya ihtiyacı var.

Madde bağımlılığından ötürü size gelen gençler… Sadece onlarla mı konuşuyorsunuz, yoksa anne-babaların da bu konuda destek almaları gerekiyor mu?

İkisi de doğru. Sadece gençlerle de görüşüyoruz. Tabii ki anne-babadan da bilgi alıyoruz. Asla genci anne-babaya ihbar etmiyoruz. Onun güvenini kazanmak çok önemli. Biz moralist değil terapistiz. Yani hakim değil hekimiz. Yargılamayız. Ama hastamızın ya da gencin herhangi bir sorunu varsa; hatta hiç de nadir değil kural olarak madde kullanım bozukluğuna refakat eden başka bir psikiyatrik sorunu varsa şizofreni, sosyal anksiyete bozukluğu vs onlara yönelik tedavi ve teşhis lazım. Düzenlemek için icabında anne-baba ve çocuk hepsini eğitecek şekilde – her vakaya göre değişiyor – görüşmeler yapılır. Bir anlamda ilaç vs ne gerekiyorsa onları verip uzun süreli takibe girmek gerekiyor.

***

Bu daha ziyade ailenin çocuğunu mümkün mertebe uyuşturucudan nasıl uzak tutacağına ya da uyuşturucu kullandığına dair bir kuşkusu varsa ne yapması gerektiğine yönelik bir sohbet oldu. Bir kere başladıktan sonra bırakmak imkansız değil ama zor. Hatta bir adım sonrasında belki şunu sormak gerekiyor: Uyuşturucu madde bağımlısı olan kaç kişi ilelebet bırakabilecek denli yardım alıyor ya da kaçı gerçekten istiyor bırakmayı? Şüphesiz; bu noktaya gelmeden yapılacaklar daha kolay, emniyetli ve sancısızdır…

Röportaj: Itır Yıldız

  • Ann Boyutu
  • Ann Boyutu
  • Ann Boyutu
  • Ann Boyutu
    
İLGİLİ HABERLER

Yorum Yaz

Yasal Uyarı:Bu iletişim platformunda yorum yazanların, bilgi ve düşünce paylaşanların veya herhangi bir kanaldan site veya ziyaretçileriyle iletişim kuranların görüş ve düşünceleri, site editörlerini, modaretörlerini ve site hazırlayıcılarını bağlamamaktadır. Bu görüş ve düşüncelerin sorumluluğu tamamen ilgili kişilere aittir. Sitemizde reklam unsuru içeren yorumlara ve yönlendirici linklere yer verilmemektedir. Yorumlarınızı yazarken lütfen bunu dikkate alınız. Aksi halde iletileriniz yayından kaldırılacaktır.
1
bûya
Cevapla bûya
24.06.2011 10:45:59
bu uyusturucu konusuyla ilgili son zamanlarda okudugum en dehset verici yazı. Dehşet verici olması guzel çunku mutlaka akılda kalıyor. ben sanırım ortaokul zamanlarında okumustum eroin isimli bir kitaptı eroin kullanan ve sonunda ne yazık ki hayatını kaybeden bir kızın günlüğüydü. Çok etkilenmiştim. evet çocuklara bu tarz şeylerin okutulması, oturulup sohbet edilmesi lazım. Çocukken anneme çok kızardım:)) butun arkadaşlarımı didik didik ediyor gunluklerimi gizli gizli okuyor diye:)) çok şukur biz hiçbirşeye bulaşmadan buyuduk, inşallah çocuklarımızı da bu belalardan uzak buyutebiliriz. sonsuz sevgi ile kontrol şart... elinize sağlık ıtır hanım çok guzel bi roportaj...
Cevap Yaz
1

KATEGORİNİN HABERLERİ
PEMBE BULUTLAR
GELİNİME İYİ BAKARIM ...
ŞAİR VE YAZAR BÜLENT ...
TEKNOLOJİ ŞİDDETİ ÇÖZ...
ÜNLÜLERİN MAKYAJSIZ HALLERİ
ROBOT SEVGİLİLER
PHOTOSHOP OLMADAN NASILLAR?
Adınız:
Soyadınız:
Email:
Sikayet & Öneri:
Talebinizi Seçiniz :