Anne adayı doğumun nasıl bir şey olduğunubilmediği için korkarak sezaryen olmak istiyor.Biz ona anlatırsak, eğitimini verirsek, korkmamasıgerektiğini, doğum sancılarının doğal bir süreçolduğunu anlatır, hekime karşı güvenini sağlarsaknormal doğuma daha sıcak bakacak”
Türk-Alman Jinekoloji Eğitim Araştırma ve Hizmet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, anne adaylarının doğumu bilmediğini, korktukları için sezaryen olmak istediklerini belirterek, ”Biz ona anlatırsak, eğitimini verirsek, korkmaması gerektiğini, doğum sancılarının doğal bir süreç olduğunu anlatır, hekime karşı güvenini sağlarsak normal doğuma daha sıcak bakacak” dedi. Ünlü, kadın sağlığının Türkiye’nin en önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu söyledi. Kadın sağlığına sadece anne sağlığı olarak bakılamayacağını, doğacak çocuğun sağlığı ile birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade eden Ünlü, ”Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı, tüm ülkeye yayılmış geniş bir sağlık çalışması var ancak bu sadece bakanlığa bırakılmamalı. Sivil toplum kuruluşlarının bakanlık kontrolünde ve buradan alacakları destek ile eğitim çalışması yapması gerekiyor.
Polikliniklerde bir hekime 60-100 arasında hasta düşüyor. Hekimlerin hasta muayeneleri ve kontrolünden dolayı eğitimsel çalışmalara fazla vakti kalmıyor” diye konuştu. Bazı bölgelerde kadınların halen erkek doktorlara gitmeye çekindiğini vurgulayan Ünlü, ”Batı illerinde kadınlarımızın doktora gitme oranı çok yüksek. Ancak özellikle doğu illerinde çekinceler başlıyor. Doktora daha az gidiliyor, daha az hizmet alınıyor. Bu da ciddi hastalıkların geç tanımlanmasına neden oluyor. Doktora göre hastanın cinsiyetinin bir önemi yoktur. Anne adayları lütfen anne çocuk sağlığı merkezlerine, doktorlara mutlaka gitsinler. Bir tek tansiyonunu ölçerek bile pek çok kadının hayatını kurtarabiliriz” dedi.
Sezaryenin bir doğum şekli olduğunu dile getiren Ünlü, şöyle devam etti:”Sezaryenle doğum için bebeğin ters gelmesi, bebeğin eşinin doğum kanalını kapatması, bebeğin anne karnında kalpatışlarının bozulması direkt sezaryen olgusudur. Ülkemizde de sezaryen oranlarının bütün dünya ile birlikte arttığını görüyoruz. Dünyada da böyle bir trend var. Biz bu oranların düşürülmesi ve normal doğumun teşvik edilmesi yönünde çalışma içerisindeyiz.” Anne baba adaylarının bilinçlendirilerek, doğum eğitiminin verilmesi gerektiğini belirten Ünlü, şunları kaydetti: ”Anne adayı doğumun nasıl bir şey olduğunu bilmediği için korkarak sezaryen olmak istiyor. Biz ona anlatırsak, eğitimini verirsek, korkmaması gerektiğini, doğum sancılarının doğal bir süreç olduğunu anlatır, hekime karşı güvenini sağlarsak normal doğuma daha sıcak bakacak. Bu konuda biz hekimler de suçluyuz. Yeterince bunun eğitimini vermiyoruz. Anne adayı geldiği zaman direkt muayene ve ilaçlarını verip bir ay sonra tekrar kontrole çağırıyoruz. Doğum sürecini anlatmak, solunum egzersizleri yapmalarını sağlamak, doğum kursları düzenlemek, toplumu bilinçlendirmek, korku ve streslerini azaltmak normal doğum sayılarını artıracaktır.”
”Kürtaj, aile planlaması yöntemi değildir”
Prof. Dr. Ünlü, kürtajın bir doğum kontrol yöntemi olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:”Hiçbir zaman doğum kontrol amacıyla ’gebe kalayım, nasıl olsa kürtaj var’ şeklinde düşünülmemeli. Kürtaj, doğum kontrolü olarak benimsenecek bir yöntem değildir. Bu amaçla da kürtaj yapılmamalıdır. Ancak anne sağlığını ciddi şekilde etkileyen bir takım hastalıklar, annenin çok ciddi kronik hastalıkları, ağır kalp hastalığı gibi nedenlerle kürtaj günümüzde yapılabilmektedir. Bir de bebeğe ait nedenler var. Down sendromu ya da benzer ciddi kalıtımsal hastalıklar geçirmesi gibi. Ancak burada çok ciddi bir nokta var. Hiçbir anne, baba adayı bebeklerinde Down sendromu veya başka bir kalıtımsal hastalık var diye kürtaj yaptırmak zorunda değil. Bu onların taktiridir. Hiçbir kuvvet onları bebeği aldırmak konusunda zorlayamaz, böyle bir zorlama olamaz.”
Kaynak: milliyet