CANLI YORUMLAR
CAN ATAKLI
CAN ATAKLI
Gazeteci-Yazar

GELİŞTİKÇE KALİTE DÜŞÜYOR

Eskiden...
27.08.2012

Nostaljiyi severim ama her fırsatta, "Nerede o eski günler" diyenlerden değilim. Daha önce de bunu belirtmiştim sizlere.

Aslına bakarsanız, eski günlerde her şey güzel değildi.

Bir kere çok sıkıntılarımız vardı.

İstediğimiz hiçbir şeyi bulamazdık.

Gerçi çoğu zaten bilmediğimiz şeylerdi.

Ne zaman ki Almanya işçi almaya başladı ve yurdum insanı akın akın Avrupa'ya göç etti, işte onlar yaz tatillerine arabalarıyla gelirken bagajlarını, yetmedi arabalarının üstünü hediyelerle doldururlardı.

O zaman görmüştük Nescafe'yi, mutfak robotunu, transistörlü radyoyu ve daha neleri.

Bizim nesil çok iyi bilir, Avrupa'ya gidenlere en çok ısmarlanan şey Nescafe'ydi.

Telefonumuz kötüydü örneğin. Eve bir telefon bağlatmak meseleydi, çocuk doğduğunda yapılan başvuru, askere giderken cevap alırdı.

Filmleri izleyemezdik. Oscar kazanmış filmler beş yıl sonra falan gelirdi ülkemize.

Sonra dünya değişti. Biz de değiştik. İki kutuplu dünya bitince, biz de dışarı açılmaya başladık.

Şimdi biri kazara Avrupa'ya giden birine "nescafe" falan ısmarlasa deli diye bakarız.

Her tarafımız alışveriş merkezi doldu.

Dünyanın en gelişmiş cep telefonları en çok nerede satılıyor biliyor musunuz; "Türkiye'de."

Pilli radyoya, "Uzaydan mı geldi?" diye bakan bizlerdik. Gelişmeye bak.

Ancak bütün bunlara rağmen, eskiden daha iyi olan şeyler vardı.

Örneğin, eskiden bu halk daha gururlu, daha ahlâklıydı.

Şimdiki gibi, "Sadaka siyasetine" kimse prim vermezdi.

Yalan söylenmezdi, bunun ne kadar ayıp olduğunu daha ilkokul sıralarında öğrenirdik.

Yurttaşlık Bilgisi dersleri vardı o zaman, şimdi yerinde ne var bilemiyorum ama toplum içinde yaşama kurallarını, görgülü olmayı, terbiyeli davranmayı öğretirlerdi bizlere.

Şimdi bu dersler galiba yok. Ayıp kaçıyormuş.

Bir de paranın bollaşması ve teknojinin gelişmesiyle uğradığımız değişiklik var.

Bu yıl yaz tatilinden dönerken dikkatimi çeken bir noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum, buna örnek vermek için.

İstanbul ve Ankara'dan Güney'e, Antalya ve çevresine gidenler eğer karayolunu kullanırlarsa Afyon'dan geçmek zorundalar.

Afyon, Kütahya, İzmir, Antalya ayrımında çok sayıda alışveriş merkezi ve lokanta vardır.

Bunların en ünlüsü de İkbal Lokantasıdır.

İkbal, Afyon'un en eski lokantalarından. Tipik bir esnaf lokantası. Çorbadan başlayan etli ve sebzeli sulu yemekler yapar. Nefistir.

Uzun yıllar öncesinde İkbal, Afyon'un içinde küçük bir lokanta.

Yolu Afyon'dan geçen ve İkbal'i bilenler hep şehre girer ve buraya giderdi.

80'li yıllarda Güney'e akın başladığında İkbal, Kütahya ayırımında bir yol lokantası açtı. Böylelikle, özellikle İstanbul tarafından gelenler 7 kilometre uzakta kalan Afyon'a gitmekten kurtuldular.

Gel zaman git zaman İkbal daha da gelişti, bu yoldan geçenlerin vazgeçilmez uğrak yeri haline geldi.

Kimbilir kaç kere İstanbul'dan yola çıkıp Afyon'a kadar, sırf İkbal'de çorba, patlıcan kebabı, pilav ve kaymaklı ekmek kadayıfı yemek için hiç durmadan yol almışımdır.

90'lı yıllardan itibaren İkbal'le birlikte çevrede bir hareketlenme oldu. Önce Varan biraz ileriye yer açtı. Sonra Özdilek bir alışveriş merkezi ve lokantalar kompleksi yaptı.

İkbal ise en gelişeni oldu. Bölge sıcak su kaynağı dolu. Birkaç termal otel açıldı. İkbal de bir otel yaptı. Bu otelleri diğerleri izledi.

En son geçtiğimde, artık sadece bir yol kavşağı olan bölgeyi tanıyamadım.

O küçük kavşak olmuş size dev bir kavşak.

İkbal'in lokantasının bulunduğu yere muazzam bir alışveriş merkezi inşa edilmiş. Tek bina değil, neredeyse bütün bölge bir alışveriş mahallesi halini almış.

Lokanta ve o güzelim lokumların satıldığı yer küçücük kalmış.

Tamam gelişme bunu istiyor.

Ama ya kalite.

İşte üzücü yan bu.

Yine İkbal'da yedim yemeğimi. Ama bu son olacak herhalde.

Nerede o eski lezzet, nerede o eski müşteriye saygı.

Bir taraf fast food olmuş, sıraya girip yemeğini alıyorsun. İsteyen servis yapılan yere oturuyor ama ne servis.

Ama dedim ya hepsinden önemlisi yemeklerin lezzeti kaçmış. Çeşit azalmış. Tatlıların bile tadı kaçmış, kaymaklı ekmek kadayıfı hiç yakmazdı midemi, bu sefer iki kere asit çözücü tablet almak zorunda kaldım.

Evet, gelişiyoruz, güçleniyoruz.

Buna karşı bazı lezzetlerimiz, değerlerimiz, güzelliklerimiz de kayboluyor.

Anlattığım olay sadece Afyon ve İkbal'de yaşanmıyor.

Çekirge sürüsü gibi tüm ülkeyi kaplayan Alışveriş Merkezleriyle birlikte alışkanlıklarımız, davranışlarımız, kültürümüz de değişiyor.

Yeni nesil belki bunu tanıyor, bunu biliyor ve zevk de alıyor.

Ama biraz geçmişi bilenler şimdiki parlak görünümün altında yatan kalitesizliği görüyor ve çok üzülüyor.


Yorum Yaz

Yasal Uyarı:Bu iletişim platformunda yorum yazanların, bilgi ve düşünce paylaşanların veya herhangi bir kanaldan site veya ziyaretçileriyle iletişim kuranların görüş ve düşünceleri, site editörlerini, modaretörlerini ve site hazırlayıcılarını bağlamamaktadır. Bu görüş ve düşüncelerin sorumluluğu tamamen ilgili kişilere aittir. Sitemizde reklam unsuru içeren yorumlara ve yönlendirici linklere yer verilmemektedir. Yorumlarınızı yazarken lütfen bunu dikkate alınız. Aksi halde iletileriniz yayından kaldırılacaktır.
Adınız:
Soyadınız:
Email:
Sikayet & Öneri:
Talebinizi Seçiniz :